Kendini sistemin kusursuzluğuna inandırmıştı bir kere. Daha doğrusu bu
onlara dayatılan bir öğretiydi. Ayrıca böyle düşünmek onu mutlu ediyordu. Duymak istediklerini
duyuyor ve inanmak istediklerine inanıyordu.
Fakat bu durum, eski insanların yasaklı kitaplarıyla tanışıncaya kadar sürecekti. Karşılaştığı
çelişkiler onu sistemi sorgulamaya zorluyordu. Zamanla biriktirdiği şüpheler onu harekete
geçirmeye mecbur kılacaktı.
Bir direniş sembolü olmayı ise hiç hayal etmemişti. Sadece gerçeklerin peşinden koşmak
istiyordu. Öyle ki bütün yükü kendi omuzlarında taşımaya razıydı. Bilmediği şeyse bu yükün ne
kadar ağır olabileceğiydi...
"Dağınık olan sistem değil, sistemin çarkları haline dönüşmeye meyilli olan
insan aklı!"
"Alisa, ona izin vermezsen sonunda benim gibi bir adama dönüşecek. Aranızda bir ruh gibi
gezen, yüzü gülmeyen ve kimseyle iki kelam konuşmayan... Eğer ona destek olmaz ve fikrinden
vazgeçirirsen, her doğan gün başarmanın ucundan döndüğü şeyleri hayal ederken ölecek. Ama
ona destek olursan, ya hepimizi daha güzel bir geleceğe taşıyacak ya da en azından bunu
denerken bir defa ölecek. Kararını bunu düşünerek ver..."