Yeni Romanın öncüsü Alain Robbe-Griller, Balzac ile yetkinliğe ulaşan geleneksel romana karşı çıkar. Eleştirdiği romanın herkesçe kabul edilmiş kurallarını "modası geçmiş" kavramlar olarak niteler. Her şeyi bilen, her şeyi gören bir anlatıcı olsa olsa Tanrıdır. Bu da bir yutturmacadan ibarettir. Nesnelerin insandan önemli olduğu günümüzde insanın, belirsizliğini, başarısızlığını, suçluluk duygusunu ve mutsuzluğunu dile getirir. Anamalcı düzenin çarklarında ufalanmış, adını komşusunun bile bilmediği edilgen insanın romanını yazar: Her şahıs yalnızdır ve sadece kendisi vardır. Kişi, kendi umutsuzluğunun seyrine dalmıştır. İnsanlar arasındaki tek ilişki sadece nesneler düzeyinde oluşur. Robbe-Grillet aslında değişken öznel bir bakışın ağırlığını hissettirir. Ona göre romanın tek bir kalıbı yoktur, sürekli evrim geçiren unsunları vardır.