Diğerleri gibi sıradan bir gündü. Alice evlerinin arka bahçesinde dolaşıyordu. Derken bir tavşan gördü. Tavşan, yelek giymişti. Üstelik bir de cep saati taşıyordu. Alice daha önce hiç böyle bir tavşan görmemişti. Merakından tavşanın peşine takıldı ve kendini tavşan deliğinden farklı bir boyuta doğru düşerken buldu.
Bu boyutta fizik kuralları tamamen geçersizdi. Sırıtan kediyle, tırtılla konuşabiliyor, bir şeyler yiyip içerek bir anda büyüyüp küçülebiliyordu. Ah, bir de çılgın çay partilerine katılıyordu.
Lewis Carroll'un neredeyse yüz yıl önce, arkadaşının kızı olan Alice'den ilham alarak oluşturduğu bu ölümsüz eser siz okuyucularıyla buluşuyor...