Bu kitabı okumak, oldukça eskilere, daha doğrusu kaçınılmaz bir biçimde üç tektanrıcı dinin geçmişine dalmak demektir. Yahudi ve Hristiyanlardan küçük bir bölümü sevinçle karşılasa da bazıları şaşkınlık içinde manevî köklerinin Arap Yarımadası'na dayandığını göreceklerdir.
Yalnızca Yahudiler değil Hristiyanlar da dinî silsilelerini sevgi ve şükranla Dâvûd (a.s.)'a dayandırırlar; göreceğimiz üzere daha önce Mûsâ (a.s.)'da olduğu gibi Dâvûd (a.s.)'da da "Kutsal Belde" kavramı, bu kitabın hasredildiği kadim kutsal şehri de içine alarak güneye kadar uzanmaktadır.
Hz. Muhammed'in Hayatı isimli eseriyle dünyada ve ülkemizde çok iyi tanınan Martin Lings, bu kısa ama öz eserinde, Mekke şehrinin tüm İbrahimî dinler için kutsal bir şehir olduğunu belirtiyor. "Hiç şüphesiz Mekke, Hz. İbrahim'in şehridir" derken bu gerçeği vurgulayan yazar, Mekke'nin tarihinden de kısaca bahsederek dinî ve sembolik anlamını ortaya koyuyor.