Tarihte pek çok kağanlık veya devlet kuran Türkler, aynı zamanda başka devletlerin kuruluşlarında da
yer almışlardır. Nitekim bozkır dünyasının en önemli sahipleri Türkler, kendilerine özgü idarî, askerî
ve devlet kültürü oluşturmuşlar; bu kültür zaman zaman başka milletlere bazen bizzat devletlerinin
kurucuları olmalarını sağlamış, bazen de rol modelleri olmuştur. Bilinen ve hep dile getirilen kağanlık
veya devlet kurmada, kültürlerini aktarmada gösterdikleri bu başarıları maalesef kendi tarihlerini
yazma konusunda istenilen ölçüde gerçekleştirememişlerdir.
Türkler, Asya bozkırlarından batıda Avrupa içlerine kadar uzanan yürüyüşlerinde çeşitli
medeniyetlerle karşılaşmışlar ve tarihi literatüre “Kavimler/Boylar Göçü” olarak geçen göçü
başlatarak, tarihin akışını değiştiren millet olarak geçmişlerdir. Bu uzun ve meşakkatli yolda kavimler
göçünü tetikleyerek Avrupa’ya gelmelerinden sonra tarihlerinin bu zaman dilimini anlatan Batı
kaynakları içinde en önemlileri hiç kuşkusuz Grek ve Latin kaynakları olmuştur.
Eserimizde Roma İmparatorluğu’nun “ klasik ve yeni tarihçilerinden” biri olarak kabul edilen Zosimus
(5. ve 6.yy) ”Yeni Tarih” (Historia Nova) adlı eseriyle, erken Bizans dönemi, 6.yy tarihçilerinden
Ioannes Malalas’ın (491-578) yazdığı “Khronographia” adlı eserin Türklerle ilgili kısımları Türkçeye
çevrilerek Türk bilim dünyasının hizmetine sunulmuştur.
Roma İmparatorluğu’nun parçalanarak çöküşünü ilk anlatan pagan tarihçi olarak bilinen Zosimus,
eserini pagan görüş açısıyla yazmış ve din dışı eserler arasında günümüze ulaşan tek örnek olma
özelliğine sahip olmuştur. Zosimus, kilise tarihçilerinin taraflı yazılarından bağımsız bilgi vermesiyle
tanınmış ve Türklerle ilgili olarak Hunları anlatırken onları Hükümdar İskitler olarak tanımlamıştır.
Yine Hunların ortaya çıkışını efsanelerden arınmış, gerçek olaylara dayalı olarak anlatmıştır. Bu
yaklaşım tarzı, o devir tarihçilerinin eserlerinde pek fazla rastlanmayan bir olgudur. Ayrıca Hunların
demografik yapıları hakkında bilgi vermesi açısından da son derece önemli bilgiler içermektedir.
Malalas ise “Khronographia” adlı eseri yazmış ve Doğu Roma’nın ilk dönemi ve bu dönemdeki dünya
tarihini yazan tarihçilerinden birisi olarak kabul edilmiştir. Malalas bu özelliği ile kendisinden sonra
gelen tarihçilere örnek olmuş, Hunlar, Sabarlar, Avarlar ve Bulgarlardan bahsettiği Dünya Kronikleri,
Türk tarihi ve kültürü açısından da bir klasik olma özelliğini günümüze kadar korumuştur.