İçinde bulunulan çağ; “Cinnet Çağı” idi. Şeytani güçler, Dünya üzerindeki planlarını kusursuzca uyguluyorlardı bu sefer. Pek çok ülkede kılıçlar kuşanılmış, savaşlara hazır hâle gelinmişti. Topluca çıldırmış, acımasız, saldırgan ve sevgisiz hâle gelmişti herkes. Bilinçsiz, aşırı derecede kontrolsüz davranışlar sergileyen insanlar birbirlerini yok etmeye programlanmıştı. Kendisine verilen şeyleri çoğaltması için mantıkla, yaratıcı güçle donatılmıştı insanoğlu. Lakin durmadan yaratacağına, hep yok ediyordu. Cinnet ataklarının görüldüğü pek çok insan hatta hayvan bile, önlerine ne çıkarsa tek tek parçalayarak yok ediyorlardı. Dünya âlemine topluca cinnet geçirten bu şey, birtakım doğaüstü güçlerdi işte! Uzayın derinliklerinde birbirleriyle iletişim içinde olan bu Dünya dışı kuvvetler, cinnet gibi şiddet içeren davranışları sadece insanların değil tüm canlıların zihinlerine aktarıyorlardı maalesef! Ruhani bir varlık olarak, bu kozmik bütünlüğün eşsiz bir parçasıydı o da. Bu ilahi birliğin içinde, sonsuz bir dönüş içindeki ihtiyar ruhlardandı. Her birimizinki gibi eşsiz bir hikâyesi, bir var oluş amacı ve sonsuz bir yolculuğu vardı. Onun hikâyesi gerçekten yazılıp anlatılmaya değerdi, diye düşündüm. İşte bu inançla, sizlere başarılı bir büyücünün kendi yarattığı masalını anlatacağım…