Son yıllarda eski Türk Tarihi araştırmalarında kaynak arayışlarında yeniden gündeme gelen Çin kaynakları, eski Türk toplum ve tarihini anlamak kadar, eski zaman Türk-Çin ilişkilerini anlamlandırma açısından da son derece önemlidir. Bu kaynakların bazıları parçalar halinde yayımlanmış olmakla beraber, bütünlük arzetmesi bakımından yetersiz ve eksiklik taşımaktadır. Bu çalışma bu eksikliği doldurmak amacıyla yapılmış bir kaynak çalışması olup, söz konusu biyografiler; Çin’in Hunları yatıştırabilmek için evlilik yoluyla akrabalık kurma girişimleri, Hunlara karşı ittifak, Çinli devlet adamlarının Hunlarla ilişkileri, rehine müessesesi, karşılıklı sığınma talepleri ve birbirlerinin komutanlarından yararlanma politikaları gibi bilgiler içermektedir. Hunları tanıma konusunda ilginç bilgiler sunan bu eser, örneğin, Han Hanedanı dönemi kayıtlarında Hunlar hakkında şu tesbitlerde bulunur:
Bu yapılmamalı. [Çünkü] Hunlar şehirlerde oturmuyorlar, yiyecek stoklamıyorlar, [onlar] kuş misali konup göçüyorlar. [Onları] erdem ve düzene [alıştırmak] zor iştir. Hafif silahlı birlikler [onların topraklarına] derinlemesine girecek olursa [askerî birliklerin] yiyecekleri çabuk tükeniyor, [askerlere] yiyecek gönderildiğinde [ise] yavaş ilerliyorlar. Onların [yani Hunların] topraklarını ele geçirmenin bir faydası olmayacaktır. Onların halkını fethetsek bile kullanmamız ve yönetmemiz mümkün değildir. [Hunları ancak] yok ederek yenebiliriz. [Ancak bu] milletin annesi ve babası olan sıfatınıza yakışmaz, Çin’i tüketir, Hunları sevindirir. Bu iyi bir taktik değildir.”
(Li Si’dan alıntı, Shi Ji, 112, Zhufu Yan’ın biyografisi)