Eleştirmenlerce modern İslami mistisizmin şaheseri ve huşu ilham eden mistik bir macera diye nitelenirilen eser, Gönül Yolu üzerine kurulan bir hikayedir. Kitap genel olarak İslam sufizminin öğretilerini temel almakla birlikte, fantastik denebilecek temalar da içermektedir. Yazar bu unsurları ustalıkla harmanlayarak romanı, okuyucu için çok ilgi çekici hale getirmiş. Hikayeye gelince: Günümüz sufi şeyhlerinden biri, eski dünyanın en büyük hazinelerinden biri olan; Hz Süleymana ait Gücün Yüzüğünü araştırıp bulmaları için gizemli bir maceraya gönderir. Allah bu yüzüğü Hz. Süleymana cinleri yönetmek için vermişti. Onlar, fakir dedikleri ve birçok ismi olan garip bir rehber eşliğinde denizlerden ve çöllerden geçerek, fırtınalar atlatarak kayıp bir şehre varırlar. Vardıkları yer cinlerin ülkesi olan Gizli Krallıktır. Ama bu macera herkeste garip bir etki yaratmaya başlamıştı. Onların rüyaları ve anıları vehimleriyle karışmaya başlamış, kalpleri keder ve gizemle dolmuştu. Doğaüstü fırtınalar ve bitmeyen gece sonunda, cennetin kapıları en sonunda açılır; ve dumansız ateşin yenilmez kötü ruhları görünür. Hikaye; Kuran, Eski Ahit ve Talmudda anlatılan rivayetlerden dokunarak oluşturulmuş. Hikayenin kahramanlarını kaderin çemberine götüren neden, sadece cinlerin kaderini keşfetmek değil; yüzüğün hakikatini araştırmak ve arkadaşlarını bulmaktı. Fakat aynı zamanda hem Aşk Yolunu hem de Allahın sınırsız merhametini de arıyorlardı. Kitabın mesajını bir cümleyle özetleyecek olursak: Allah'ın rahmeti sınırsızdır; tüm insanları ve cinleri kapsar.