2004 yılında Piyanist romanıyla Nobel Edebiyat Ödülü alan Avusturyalı yazar Elfriede Jelinek, bu romanıyla annelik rolünü altüst eder. Anneliği ailedeki beklenen ideal annelik rolünden uç noktalara kadar taşıyarak, kemikleşmiş geleneksel anne rolünü paramparça etmiş ve annelik rolünü yeniden sorgulamaya açmıştır. Romanında söz konusu ettiği sağlıksız anne-kız ilişkisi yazarın yaşamıyla'da örtüşmektedir.
Aynı zamanda yapıtlarında Jelinek, gücü elinde bulunduran dominant güçlerin belirlediği kadınlık ve kadın oldukları için baskı altına alınan kadınların durumunu söz konusu eder. Bütün bunları okuyucuya aktarırken doğal olarak kendi yaşamına, ruhsal konumuna ve içinde yaşadığı toplum yapısına da dikkatimizi çeker. Yazarımızın kadın kahramanları kolay bir yaşam sürmezler, kadın oldukları için bir şekilde otorite/güç karşısında zayıf ve baskı altındadırlar.
Gerçekleri göz ardı etmeyi seven ahlak anlayışı her alanda olduğu gibi sanat alanında da kendini gösterir ve her yazdığıyla sansasyon yaratan yazar, yapıtlarında cinselliğin dozunu bayağı artırarak verir. Modern insanın gerçek anlamda sevgi ve aşk duygusundan uzaklaşarak sadece tüketimi yapılan cinselliğe eleştirel bir tutum sergiler.