Evrensel devlet tanımlanırken ebedi ve ölümsüz olduğuna dair kuvvetli bir inanış söz konusudur. Bu inanış Osmanlı Devleti'nde "Devlet-i Ebed Müddet" olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu düşüncenin kökleri Tanrıdağları'ndan kopup gelen ve çok geniş bir coğrafyada egemenlik kuran Türklerin efsanevi Hakan'ı Oğuz Han'a kadar uzanmaktadır.
Osmanlı Devleti yönetici soyu olan Osmanoğulları "KAYI" boyundan gelmekle Oğuz neslinin taşıdığı "KUT"u, İstanbul'un fethi ile ROMA İmparatorluğu'nun taşıdığı evrensellik mirasını, halifeliği bünyesine almakla da İSLAM DİYARLARININ HİYERARŞİK ÖNDERLİĞİNİ kendisinde toplamış ve bu eşsiz mirası Ortaçağ'dan Yakınçağ'a kadar taşımayı başarabilmiştir.
Osmanlı Devleti'nin "Cihan-şümûl /evrensel" olarak kendi şahsında temsil ettiği evrensel miras, Osmanlı tarihinin uzun süren tarihi içerisinde meydana gelen olaylara farklı bir bakış açısı ile bakılmasını zorunlu kılmaktadır.
İnsanlık tarihi boyunca devletlerin sahip oldukları güç nispetince halkın nazarında bazen korku bazen sevgi ile karışık itaat bulmuştur. Devletin görkemi halkın itaati ile doğru orantılıydı. Ancak günümüzde "evrensel devlet" olma arayışının "evrensel zorbalığa" dönüştüğü ile ilgili ciddi şüpheler vardır.