Bölgenin dinamik sorunlarına yönelik iyileştirici girişimler, sosyo-ekonomik ve benzeri radikal reformlar gündeme gelmediği sürece, Doğu ve Güneydoğu yörelerimiz toplumsal şiddetin odak noktası olmakta devam edecektir.
Bu nedenle kalkınmanın bütüncül (holistic) kimliğine yönelik altyapı ve üstyapı kalkınma projelerinin gündeme gelmesi zorunluluğu vardır. Ancak, Doğu ve Güneydoğu uzun süreden beri Marksist kökenli ve bölücü bir terör örgütünün etkisi altında kalmış, bu nedenle iç göçler yoğunlaşmış, mezra ve kırsal alanlar boşalmıştır. Bu kırılmayı önlemenin tek yolu bölgesel toprak-tarımsal ve kültürel nedenlere dayalı bütüncül kalkınma felsefesini başlatmaktır.
Araştırma boyunca Doğu ve Güneydoğu bölgemiz için beşli bir yapılaşmayı gündeme taşımış bulunmaktayız.
Bunlar da sırasıyla:
1) Yer altı Servetleri Kuşağı, 2) Hayvancılık Kuşağı, 3) Yüksek Doğurganlık Kuşağı, 4) Okuyup-Yazma Kuşağı, 5) Etnik Gruplar Kuşağı
olmak üzere beş önemli kategoride toplanabilir. Kırsal alanların mezra-kom-kabile-aşiret ve benzeri türdeki yoğun ve dağınık yerleşim birimleri içinde köylerin toplulaştırması ön planda yer almalıdır. Bir diğer atılım da Sanayi Köyleri modelidir. Bu da ancak özel ve kamu kuruluşlarının kırsal yörelere, stratejik konumu bulunan klanlara destek vermeleriyle sağlanabilir.