İnançlarımızın, düşüncelerimizin, değerlerimizin bilincine vararak, inançlarımız, düşüncelerimiz, değerlerimiz ve hayatımız arasındaki bütünlüğü yeniden kurarak, kendi tarihimizi yeniden başlatabiliriz. Bütünlüğün bozulmasıyla birlikte parçalanmalar, parçalanmalarla birlikte yabancılaşmalar, yabancılaşmalar ile birlikte bozulmalar başlıyor, bozulmalarla birlikte de çöküş ve yıkım başlıyor. Bütünlük bozulunca düşünce ile gerçeklik, bilgi ile pratik arasındaki ilişkide bozuluyor, bütünlük bozulduğunda insan tek boyutluluğa mahkûm oluyor. Bütünlük bozulunca ilahi olan, insani olandan, insani olan, ilahi olandan ayrı tutulabiliyor. Bütünlük bozulunca İslami bir çözümün mümkün olduğuna ilişkin inançlar yitiriliyor, özgürleşmiş bir toplumun inşa edebileceğine ilişkin inançlar kayboluyor. Bütünlük bozulunca, söylemle gerçekler arasındaki uçurum daha da büyüyebiliyor. Anlamları yitiren bireyler ve toplumlar, herşeylerini yitirirler.