Türkçenin yazı dili üzerine çok sayıda çalışmalar vardır. Türkçenin dününe, bugününe ışık tutan bu çalışmalara paha biçilemez. Fakat konuşma dili hakkında aynı şeyleri söyleyemeyiz. Konuşmayla kendisini ortaya koyan dilin bin bir rengi bilimsel açıdan henüz hak ettiği ilgiyi görememiştir.
Biz sözle iç dünyamızı -duygularımızı, düşüncelerimizi- ifade ederiz, bilgi iletiriz, kafamızı kurcalayan şeyleri, öğrenmek istediklerimizi sorarız, gerektiği zaman yönlendiririz... Dolayısıyla diğer insanlarla bağ kurarız. Yani "insan konuşa konuşa..." sözünü uygularız.
Kendisini sözle ifade eden kişi, yine sözle başka birine bağlanır, iletişim kurar. Peki, söz nedir? "Yalnızca söylendiği anda var olan ve hemen silinip giden", kaybolan bir olgu mudur? Söz oluşurken hangi aşamalardan geçer?
Bu çalışmada kendisini söz olarak ortaya koyan dilin oluşum evreleri ele alındı. Dil verileri temelinde, dilin penceresinden dil ve zihin, dil ve düşünce ilişkisi, iç konuşma sorunları gözden geçirildi. Dilin düşünceden söze doğru gelişim özellikleri, konuşma dilinde ortaya çıkan dil olguları felsefe, ruhbilim, ruhdilbilim, bilişsel dilbilim çalışmalarının ışığında irdelendi.