Tarihte varolan ve halen varoluşlarını sürdüren milletlerin varlık unsurları içinde destan ve efsanelerle, millet önderleri kuşkusuz önemli bir yer tutar. Böylesi efsane, destan ve esatiri kahramanlara malik milletlerden biri de Türk milleti olup, bu bakımdan oldukça zengin kaynaklara sahiptir. Ve bu kaynaklar içinde "Bozkurt" mitinin çok özel bir yeri vardır.
Milletlerin ağır buhran içine girdikleri dönemlerde, maşeri vicdanın ayağa kalkmasında bu mit ve efsanelerin çoğu zaman bir millet önderi ve adı üzerinde somutlaştığı görülür.
Nitekim, Türk milli mücadelesinin önderi Mustafa Kemal'e üstelik yabancı müsteşrikler tarafından "Bozkurt Atatürk" (Hc Armstrong) olarak bahsedilmesi, bir tesadüften ziyade, açıkça bir efsaneye (Bozkurt) ve Türk tarihine yapılan atıfın ifadesidir.
Şimdi artık aramızda bulunmayan Azerbaycanlı Türk alimi Mürsel Hekimoğlu, efsane ile gerçek, tarih ile hal arasında kurduğu ilişki çerçevesinde halk şuurunda ifadesini bulan millet önderlerinden Atatürk, M. Emin Resulzade, Elçibey, Hıyabani ve Pişeveri üzerinden bize özel bir bakış açısı sunmaktadır.