Helenistik dönemin en etkili okullarından biri olan Stoacılık, genellikle etiğe vakfedilmiş bir düşünce okulu ya da ahlaklı olmaya adanmış bir yaşam pratiği olarak tasvir edilir. İmparatorluk Stoasının önemli düşünürleri teoriden ziyade pratiğe yönelik bir felsefeyi savunurlar ve haliyle bu dönemde felsefe, yaşama sanatından ayrı düşünülemez olur. Yaşama sanatında içerilen tekniklerin ne olduğu ve bunların ne şekilde uygulanacağı, geç dönem Stoacıların günümüze ulaşmış ve büyük ölçüde dilimize kazandırılmış eserlerinde açıkça görülür. Seneca'nın Mektuplar'ı, Ahlak Yazıları ve Teselliler'i, Epiktetos'un Söylevler'i ve Marcus Aurelius'un Düşünceler'i, iyi ve mutlu bir yaşam için yapılması gerekenleri uzun uzadıya tartışır. Bununla birlikte okulun kadim filozoflarının bu konu hakkındaki düşünceleri bizim için hayli muğlaktır. Hem bu metinlerin günümüze ulaşmamış olması hem de erken dönem Stoacılar ile ilgili aktarımların dilimize kazandırılmamış olması bunun başlıca nedenleri arasında sayılabilir. Ne var ki, erken dönem Stoa etiğini nispeten sistemli olarak aktaran üç metin bulunur. Cicero, Diogenes Laertios ve Stobaios'tan kalan metinler, kadim Stoacıların düşüncelerini anlamaya yardımcı olurlar. Bahsi geçen üç metin aracılığıyla, erken dönem Stoa etiğinin temel kavramlarının ve kuramlarının anlaşılmasına katkı sağlamak, bu derlemenin başlıca amacıdır.