20. yüzyılın ilk yarısının en gizemli isimlerinden birisi, hiç şüphesiz Georgi Gürciyev'dir. Ölümünden 62 yıl geçmiş olmasına rağmen, Gürciyev'in mirası halen hem akademik araştırmalara konu olmaya devam etmekte, hem de belirli bir kesimin hayat tarzı üzerinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Bu konudaki araştırmaların yoğunluğu, farklı yaklaşım ve tartışmaları da beraberinde getirmektedir: Gürciyev gerçekte manevî bir rehber mi yoksa Doğulu tekniklerle iki dünya savaşı arasında yönünü şaşırmış Batılı kurbanlarını tuzağa düşüren bir duygu avcısı mı? Ve, bizim açımızdan daha da önemlisi, hayatının bir kısmını Müslüman coğrafyada azimli bir öğrenci olarak geçiren Gürciyev'in İslâmî gelenekle münasebetinin boyutu nedir ya da bu münasebet nasıl yorumlanmalıdır? İki önemli çalışmayı bir arada sunan elinizdeki bu kitabın amacı, işte bu ve benzeri sorulara açıklık getirmektir.