Abdullâh (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallellâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Dünyâdan ancak bir gün kalsa bile, elbette Allâh-u Te‘âlâ o günü uzatacak ve netîcede benim Ehl-i Beyt’imden bir kişi gönderecektir ki, onun adı benim adıma, babasının adı da babamın adına denk düşecektir. Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla doldurulduğu gibi, o onu adâlet ve doğrulukla dolduracaktır.”
(Ebû Dâvûd, es-Sünen, el-Mehdî:1, rakam:4282, 2/508-509; Ahmed ibnü Hanbel, el-Müsned, rakam:773, 1/213; et-Tirmizî, es-Sünen, el-Fiten:52, rakam:2230, 4/505)
İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû) Hazretleri buyuruyor ki: “Mehdî’nin zuhûru, (hicrî takvim hesâbıyla) yüz senenin başlangıcında olacaktır. Şu an ise (takvim 1028’i gösterdiği için) yüz yılın başını yirmi sekiz sene geçmiştir. Dolayısıyla bahsettiğiniz şahıs Mehdî olamaz!” (el-İmâmü’r-Rabbânî, el-Mektûbât, mektup rakamı:68, 2/118)
İşte İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû) Hazretleri’nin bu sözü şunu açıkça ortaya koymuştur ki; bir yüzyılın başından ilk çeyrek geçtikten sonra artık o yüzyılda Hazret-i Mehdî (Aleyhi’r-Rıdvân)ın gelmesi beklenemez.
Şu anda da on beşinci yüzyılın başından kırk sene geçmiştir. Dolayısıyla artık bu yüzyılda Hazret-i Mehdî (Aleyhi’r-Rıdvân)ın gelmesi İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû) Hazretleri’nin beyânına göre mümkün değildir.