Döndüğümde onları ağaca yerleşmiş buldum. Havuz kenarına oturmuş gibi keyifliydiler. Sarkıttıkları bacaklarını ileri geri sallıyorlardı. Onları izlerken biraz önce bakkaldan döndüğüm sırada duyduğum his yine belirivermişti. Ağaca çıkmış olan, diğerine elini uzatmış, yaşına bakmadan çekiyor, aşağıdakiyse çocukça bir yetersizliği kapatma, geri kalmama hırsıyla var gücüyle tırmanıyordu. Hiçbir şeye şöyle bir aidiyetimin olmadığını görüyordum. Bu bağı bir ağaçla mı yoksa bir arkadaşla mı kurabilirdim? Mehmet Babalıoğlu, insanlarla bağ kurmanın bütün varlıklarla bağ kurmaktan geçtiğini hatırlatıyor öykülerinde. Bu yüzden çocukluktan kalma yamuk ağaç, dünyasında eğri kalmış bir şeyleri düzeltebiliyor kahramanın. Söylenenin arkasında hep bir söylenmeyen var. İroninin içimize işleyen göz kamaştırıcı örnekleri. Melodramdan uzak soğukkanlı usta yazar anlatımı. Babalıoğlu ikinci öykü kitabı "Herkes Unutmadan Önce" yle unutulmayacak bir kitaba imzasını atıyor.