Günümüze kadar geçirilen aşamalara paralel olarak insan haklarının insanlığın 'ortak değeri'ni oluşturan temel kavramlardan biri haline geldiğine şüphe bulunmamaktadır. Her insanın saygı görmesi gerektiği fikrine ilişkin olan insan hakları insani varoluşa ilişkin bulunan yoklukları durumunda insan olarak yaşanılamayan haklardır. Hangi inanç kültür zihniyet veya gelenek olursa olsun insan hakları kayıtsız kalınamayacak bir alandır.
Kayıtsız kalınamaması bir gerçek olmakla birlikte insan hakları şüphesiz bütün kültürlerde ve zihniyet dünyalarında aynı şekilde algılanan ve değerlendirilen bir kavram da değildir. İnsan hakları insanın anlamı amacı değeri toplumsal bağlamdaki konumuyla ilişkilidir ve bunları farklı şekillerde belirleyen dünya görüşlerinin farklı yaklaşımlarına tabidir. Fakat bununla birlikte herkes açısından değişmeyen gerçek şudur; insan hakları insan olarak kalmamızın ve kendimizi gerçekleştirmemizin temeli olan haklardır. Bu esastan hareket edildiğinde bir insanın insan haklarını ihlal etmenin o kişiye sanki insan değilmiş gibi davranmakla aynı şey olduğu sonucuna varılacaktır insan hakları özü itibariyle ırk, milliyet, din, cinsiyet veya kimliğimizi oluşturan diğer özelliklerden dolayı herhangi bir ayrıma tabi tutulmaksızın herkes için onurlu bir hayatı güvence altına alma projesi olarak belirmektedir.
Ne var ki önemine binaen insan haklarını ilgilendiren pek çok noktada anlam karmaşası ve belirsizlik söz konusudur. Bunun başlıca nedeni kavramın farklı disiplinlerce farklı şekillerde ele alınması ve değerlendirilmesidir. İnsan hakları dini felsefi tarihi ve sosyolojik alanda olduğu kadar hukuki siyasi ekonomik ve sosyal planda da karmaşık bir ilişkiler bütünü olarak ortaya çıkmaktadır.
Bir konuda bütünü görebilmek parçaların ortaya konulabilmesine bağlıdır. İnsan hakları da bu kuraldan muaf değildir. İnsan hakları hem yasal hem de ahlaki düzenlemelerin kapsamına girerler. Hem olanı hem de olması gerekeni dile getirirler. Hem soyut hem somutturlar. Hukuki boyutları ve özellikleri kadar hukukun sınırlarını taşan özellikleri bulunmaktadır.
Bu çalışmanın başlıca amacı da insan haklarını anlamaya yönelik temel öncülleri hukuki ve hukuk ötesi boyutları bağlamında okuyucuya sunmaktır.