Bu çalışmanın amacı, İslâm Medeniyetini teşkil eden dinamiklerin sosyal hayatta birinci derecede etkin, belirleyici ve egemen olduğu bir dönemde, İslâm ilim ve kültür çevresinde yetişmiş büyük bir ilim adamının, İslâm Medeniyetine dair özgün tasavvuruna dikkat çekmektir.
İbn Haldûnun İslâm Medeniyetine dair açıklamaları, bilimsel nitelikli bir tarif olmakla beraber daha ziyade İslâm Medeniyetinin ifade ettiği manaya, öze ve dayandığı esaslara dairdir.
İbn Haldûnun açıklamaları, İslâmın başlangıcından 800lü (M. 1400) yıllara kadar olan devreyi kapsar. İbn Haldûn, coğrafî bakımdan Hicâz, Şâm, Irâk, Kuzey Afrika ve Endülüsü, siyasî bakımdan Hulefâ-yi Râşidîn, Emevî, Abbâsîler ile Kuzey Afrika ve Endülüsteki devletleri merkeze almış ve bunlar üzerinde yoğunlaşmıştır.
Mukaddimede tevhîd ilkesi hiç ihmal edilmemiştir. Bazı fasılları tevhîd konusuna ayrılmakla birlikte, her fasılda ve fasılların sonlarında tevhîdi ifade eden ayetlere, hadîslere, özdeyişlere ve tevhîde dair tesbitler içeren başka cümlelere yer verilmiştir. İbn Haldûnun bu tutumu, ilimlerin nihâî gayesi konusundaki İslâmın anlayışını yansıtır. Çünkü İslâmda ilimlerin üstünlüğü, konusuna ve hedefine bağlı olduğu gibi ilimlerin özü ve nihaî gayesi de Allahı tanımaktır (marifetullah). Bu sırrın tam çözülmesi ise hâdis olan eserden, Kadim Müessire/Yüce Allaha istidlâl yoluyla olur. Yüce Allah: Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler (yani tanısınlar) diye yarattım (ez-Zâriyât Sûresi, 51/56) buyurmuştur.