İbn Teymiyye, çocukluk yılları dışında hayatının tümünü ilmi faaliyetler ve cihatla geçirmiştir. Muhtemelen içerisinde bulunduğu meşguliyetten ve mücadele ortamından
fırsat bulamadığı için evlenmemiş ve çoluk çocuk sahibi olmamıştır. Sade ve münzevi bir hayat yaşamış, dünya nimetlerinin peşinde koşmamış; mal, mülk edinme derdinde
olmamıştır. Erken yaşlarda başladığı ilim tahsilinde basamakları hızla tırmanmış ve henüz 19 yaşında iken medreseye müderris olarak atanmıştır. Müderrisliğin yanı sıra
vaaz ve irşad faaliyetlerinde de bulunmuş, camilerde yaptığı sohbetlerde ve verdiği hutbelerde Kur’an’ı tefsir etmiştir. Vaaz ve sohbetlerinde İslam’dan sapma olarak
gördüğü düşüncelerle mücadele etmiş ve insanları İslam’ın özüne döndürmeye çalışmıştır. Bu amaçla eserler kaleme almış ve Selef-i Salihin görüşlerine uymaya davet
etmiştir. Hayatını ıslah faaliyetlerine adamış olan İbn Teymiyye, düşünceleri uğruna sürekli bir mücadele içerisinde olmuş, bu yüzden defalarca hapse atılmış ancak
düşüncelerini anlatmaktan vazgeçmemiştir. Yeri geldiğinde âlimlerle münazaraya girişmiş, ihtiyaç duyduğunda ise eline kılıcını alarak savaş meydanına inmiştir.
Kimi zaman elinde kılıcı, kimi zaman kalemiyle, kimi zaman camide, medresede, kimi zaman ise savaş meydanında veya hapishanede sürekli bir mücadele içerisinde
olmuştur. Nitekim en son hapse atıldığı Dımaşk kalesinde kalemsiz ve kılıçsız bırakılmış ancak bu hayatı uzun süre yaşamak zorunda kalmamıştır. 1328 yılının Şevval
ayında hapishanede ruhunu teslim eden İbn Teymiyye, dönemine yön veren önder bir alim olduğu gibi geride bıraktığı ilmi mirasla, düşünsel mücadeleyle etkisini günümüze
kadar devam ettiren alimlerden biri olmuştur.