Biz, yani Osmanlılar, milli servetimizi değerlendirebilmek için tarihimizin başlangıçlarına doğru bir göz atmak zorundayız. Tarihimiz bize gösterir ki, bizim ilk ortaya çıkışımız, askeri bir millet suretiyle çıkış olup, gerçekte hala eserleri baki olmak üzere sanayide de pek çok maharet göstermiş ve ticaretimizin de, Akdeniz´in bazı sahillerine kadar yayılma dairesini genişletmeyi başarmış isek de, bunların, Türk ve Müslüman olan kısmımızdan çok, her zaman gayr-ı Müslim olan kısmımızın eserlerinden olduğunu inkar edemeyecek bir halde bulunmuşuz. Milletimiz içinde askeri olan İslami unsurların miktarını göz önüne getirip de, bir de bazı meşhur muharebelerimize sevk eylediğimiz askerin miktarıyla bir nisbet edecek olur ise görülür ki, biz, ta pek yakın bir zamana kadar ve belki bugünkü günde de, genelimiz asker sayılacak bir milletiz. Yani bir zamanlar Yeniçeri ve Sipahi ve sair askeri sınıflardan birisine mensup olmayan Müslüman değildir diye söylenen sözün hükmü, pek gerçektir. Oysa sanat ve ticaretin ilerlemesi barış ile ve hatta daimi barış ile mümkün olup, bizim ise barış üzere geçirdiğimiz yıllar pek az kalmıştır. Muharebeyi engellemeyi her şeyden çok arzu eden bir fen var ise, o da ekonomi politik olduğuna kim şüphe eder?