On dokuzuncu yüzyılda "bilimin tartışılmaz üstünlüğü" ilkesiyle imparatorluk münevveranının modernlik arayışlarına pratik, pragmatik bir model sunuyor görünen, ilham ettiği zihniyet inkılabıyla Cumhuriyet'in kurucu elitinin ideolojik programını da belirleyen son dönem Osmanlı popüler materyalizminin entelektüel dünyamıza girişine ve yol açtığı tartışmalara tanıklık eden felsefi metinleri bütüncül ve sistematik bir ilgiyle gündeme taşımak, başından beri Osmanlı Felsefe Çalışmaları dizisinin programında yer alıyordu. Topçu albaylığından emekli Süleymaniyeli Emin Feyzi Bey'in Ludwig (Louis) Büchner'in popüler eseri Madde ve Kuvvet'te (Kraft und Stoff, 1855) temsil ettiği şekliyle "Maddesiz kuvvet, kuvvetsiz madde yoktur" temel tezine dayalı monist materyalizmi, Marx ve Engels'in nitelemesiyle vülgermateryalizmi ve dolayısıyla evrimciliği eleştirdiği İlim ve İrade (1926) başlıklı eseri bu metinler arasında önemli bir yer işgal ediyor.