17 Aralık 2010'da Tunus'un Sidi Bouzid kasabasında üniversiteli bir gencin ekonomik gerekçelerle kendini yakması sonucu başlayan isyan dalgası kısa sürede tüm Orta Doğu/Kuzey Afrika Bölgesi'ni (MENA) etkisi altına almış, oryantalistlerin Ortadoğu halklarına ait tüm davranış kabullerini alt üst etmiştir. Ünlü bir teorisyen olan Immanuel Wallerstein, "Arap Baharı" diye adlandırılan ancak henüz "bahar" mı, "kış" mı olduğu kestirilemeyen süreci Dünya Sistemleri Analizi çerçevesinde ele almakta ve yaşanılan bu süreci kapitalizmin kriziyle açıklamaktadır. Bu bağlamda Wallerstein, 1968 Dünya Devrimi'nin devamı olarak nitelendirdiği "Arap Baharı"nın kapitalizme ve onun yarattığı azgelişmişliğe ve bu azgelişmişliğe bağlı ortaya çıkan sosyokültürel yapıya bir tepki olarak doğduğunu belirtmektedir.
"Arap Baharı" İsyanları'nı açıklamakta Wallerstein'in sürece ilişkin güncel yorumları ile Dünya Sistemleri Analizi'nin bütününü teorik bir çerçeve olarak ele alan bu çalışma, "Arap Baharı" ile ilgili yapılacak çalışmalara önemli teorik katkılarda bulunacaktır. Bu bölgede domino etkisi yaratan, isyan dalgalarının başlangıcını oluşturan Tunus; eğitimli genç nüfusu, ordu-siyaset ilişkisinin özgünlüğü ve jeostratejik öneminin bölge ülkelerine göre azlığı nedeniyle diğer ülkelerden farklı olarak göreli bir başarıyı yakalamıştır. Ancak "Arap Bahar"ı isyan dalgalarının yaşandığı diğer ülkeler için, Tunus "model olabilecek mi?", "göreli başarısını devam ettirebilecek mi?" sorularına yanıt arandığı bu çalışmada, Wallerstein'in teorisinin bütünü göz önüne alınarak verilecek cevap çok da umut verici değildir.