Hemşire deskinin tam karşısındaki odamıza sertçe daldım. Cezam neyse razıyım, asacaksanız
asın, kesecekseniz kesin, her ne halt olacaksa olsun artık demekti bu. Ah aptal, yediği nanenin
farkında olan insan ezikliğiyle girsene içeriye. Çocukluğumdan beri annemin, haritamı çıkarır
gibi detaycı ve ters bakışı çarpıntı yapmıştır bende. Boğazımda mısır koçanı varmış gibi
yutkunup babamı kaldırmasına yardım ettim. O karısının aksine olgun bir gülümsemeyle baktı
yüzüme. Yapma şunu be adam, bana öyle bakma.
Leyla Polat, öykülerinde kullandığı mizah diliyle okurlarını şaşırtmaya devam ediyor. Uzun
öyküsünü yöresel ve ironiye yaslanan bir kurguyla, acıyı başkası yaşamış da o izliyormuş gibi
sakin ve hissiz anlatırken bir eşiğe atıyor adımını.
Dili pabuç kadar uzun, ergenlikten çıkamamış isyankâr anlatıcı, anneanneden kalan şirretlik ve
karamsarlıkla çevresindeki her şeye ince bir dille itiraz ediyor ve gülümsetiyor her itirazında.