Yirminci yüzyılın önde gelen kadın öykü yazarlarından Katherine Mansfield kısa
öyküleriyle adını sadece İngiliz Edebiyatı'na değil, dünya edebiyatına da başarıyla
yazdırmış ve kısa öyküleri içinde yaşadığı toplumun sorunlarını ortaya dökmekle
kalmayıp günümüzde bile hala geçerliliğini sürdüren kadın olarak edebiyatta var
olabilme mücadelesini gözler önüne sermiştir. Eserlerinde yaratıcı bir sanatçı
olabilmek için taşıdığı arzu ve isteğe feminist bir dürtünün destek verdiği görülür.
Onun kısa öyküleri feminist bir açıdan değerlendirildiğinde, kadının değişen durumu
ve sesi ve modern feminizmin çıkış noktası, kadın merkezli anlatısı ve kadına özgü
ifadeleri hemen göze çarpar.Kısa öykülerinde işlenen temalar benzerlik gösterse bile
aslında öykülerinin her birinin birbirinden farklı nitelikler taşıdığı iddia edilebilinir. Bu
farklılıkların bazen kullandığı dilden bazen edebi teknikten kaynaklandığını
söyleyebiliriz. Kısa öykülerinin en önemli özelliği olan imgelere derin anlamlar
yükleme, Mansfield'in en başarılı olduğu yazarlık becerilerinin başında gelir. Yazarın
birçok yapıtında, geleneksel edebiyatın temel öğeleri olan kurgu, tema, zaman,
mekân ve karakterler detaylarıyla okura yansıtılır. Kurgu ve tema son derece
belirgindir; mekân betimlemeleri ve karakter analizleri ayrıntılarıyla aktarılır; zaman
ise kronolojiktir ve okur olayları belli bir düzende ve sırada meydana geldiği için
kavramakta güçlük çekmez.