Tavşankanı çaylarımızı yudumluyoruz sessizce. Sizin yüreğinizden geçenler de benimki gibi biliyorum çocuk. Gün bitmesin, şu güzel an sürüp gitsin istiyoruz. Zaman en güzel anında donup kalmıyor ki. Çantamı omuzlayıp kalktığım anki bakışlarınızı görünce yüreğim burkuluyor ama ne çare, bu gezginin dönmesi gerektiği bir yer var. Yaşaması gereken acıları, sevinçleri var. Ama söz, yaz sonu geleceğim. Eriklerin altına oturacağız. Demet, mısır pişirecek közde. Batan günün ardından erik dallarını hışırdatarak doğup gelen dolunaya, merhaba diyeceğiz. Hep sizi dinleyeceğim, hep sizi. Öykülerinizi, türkülerinizi... şimdilik hoşça kalın çocuklar, hoşça kalın. Gezgin yürek kendi cehennemini yaşamaya gitmek zorunda.