Kuşkusuz ki, yerkürede siyahîler var
oldukça ve belki de en şiddetlisine onların maruz
kaldığı ırkçılık zilleti sürdürüldükçe, Malcolm X
adı da daima hafızalarda yer alacaktır. Her türlü
değerin; yüksek binalar, yeşil dolarlar, dev
fabrikalar ile ölçüldüğü sözde bir uygarlık asrının
insanlık suçlusu bir ülkesinin, bir devrin esir
tüccarlarının en edepsizinin maskesi, bu özgürlük
savaşçısının çığlıklarıyla aralanmıştır.
Malcolm X'in hem hayranı, hem akrabası
ve hem de takipçisi olan Hakim Cemal de, ilk
başta Elijah Muhammed'in çizgisinde ilerleyen
Malcolm
X'ten
etkilenerek,
siyahların
sömürüsüne
son
vermek
amacıyla
mücadeleye girişmiş, beyazların birer şeytan
olduğuna içten bir şekilde inanmıştır. Ancak
Malcolm X, Mekke'ye gittiğinde, orada siyah-
beyaz ayrımının olmadığı ve tüm Müslümanların,
hangi renk ya da ırktan olursa olsun, "kardeş"
olduğu gerçeğiyle karşılaşınca, önceki fikrini
tamamen değiştirmiştir.
Hakim Cemal, hâlâ Malcolm X'i sevmesine
rağmen, yine de bir süre beyazların birer
"şeytan" olduğu hususunda ısrar etmişse de,
Malcolm'ü yakından tanıdıkça, onun hakikat
davası uğruna canını bile riske sokarak yaptığı
mücadelelere şahit oldukça ve onun sohbetinde
bulundukça; renk, ırk ayrımından öte İslam
kardeşliği hakikatinin sırlarına erecektir.