Mehmed Âkif, bir şair ve mütefekkir olarak milletimizin varoluş ve yaşama sebebi olan inancını, fikir ve düşüncesini, ahlâkını, millî değerlerini temsil eden; bütün hayatını inancı ve düşüncesi uğruna vakfeden, inandığı değerleri yaşamaya, tebliğ etmeye hasretmiş güzîde bir şahsiyettir. İnandığını tam olarak yaşayan, her şeyini dini ve ülkesi için feda eden yüksek karakterli bir ahlâk ve fazilet örneğidir. Onun kaleme aldığı yedi kitaptan oluşan Safahat külliyatı tek başına nesillere istikamet verecek bir muhtevaya sahiptir. Şayet Mehmed Âkif inancıyla, düşüncesiyle, yaşantısıyla doğru bir biçimde anlaşılabilirse bugün olduğumuz yerden çok farklı ve çok daha anlamlı bir konuma ulaşmış oluruz. Çünkü o istikamet verici olduğu kadar zemin inşa edici bir münevverdir.
Mehmet Akif’le Söyleşiler isimli eseri, bu sorumluluk bilinciyle yayına hazırladık. Öncelikle bu eserdeki söyleşilerin ekseriyetinin, onun 1936’da hasta olarak ülkesine döndüğü ve tek parti yönetiminin bütünüyle ülkeye egemen olduğu zorlu bir süreçte yapılmış olduğunu hatırlatmak isteriz. Bu nedenle söyleşiler dikkatlice okunmalıdır. Çünkü bu dönemde yapılan söyleşilerde Âkif’in söylemediği bazı ilâve cümlelerin ona mal edildiği, onun adına ilâve edilen “inkılapları öven”, “inkılapları destekleyici tarzdaki” ifadeler bunların başında gelmektedir.