İstikametimizi belirleme, kendimizi yetiştirme sürecinde takip ettiğimiz, okuduğumuz, tartıştığımız yazar, şair, yayın evi ve akademisyen çevrelerden gelen mektuplar bir yönü ile özel mektup olsa da gizli kalmasına razı olmadığım metinler oldu. Bir vefa borcunu ödemem gerekiyordu. Bize kimlerin emeği geçti, bilinsin istedim.
Üzüntüm, mektup geleneğinin büyük yara aldığıdır. Yeni nesil mektup türüne gereken önemi vermediği, mektubun manevî önemini, mektup yazmanın, mektup beklemenin, alınan zarfı açmanın verdiği heyecanı ve merakı hatta korkuyu yaşayamadığı için ne kadar hayıflansa yeridir. Mektup türü artık ölmese de can çekişiyor. Cep telefonu, internet icat edildiğinden beri hem mahremiyet gitti hem de uzun yazışmalar. Her şey sosyal mecralarda açık açık yazılıyor. Yazılanlara “mektup” değil “mesaj” diyoruz artık.
Bu mektuplar belki de türünün son örnekleridir, kim bilir!