Mevlânâ'nın şaheseri olan Mesnevî'de dile getirilen derin dinî ve felsefî konular, görünüşte basit ve sürükleyici olan mecazî bir anlatım tarzında açıklanmaktadır. Düşünürün söz konusu üslûba başvurması, sûfî geleneği çerçevesinde oluşan bazı eğilimlere bağlıdır. Sûfilerin tecrübelerinin ifadesi, mahiyeti gereği zor olduğu için, tasavvufta genellikle mecazı esas alan bir ifade üslûbu kullanılmaktadır. Bu üslûp özellikle günümüz felsefesinde merkezî yer tutan, birçok teorik ve uygulamalı araştırmaların konusunu oluşturmuştur.
Durum böyle olunca, tasavvufî bir eser olan Mesnevî'nin doğru anlaşılması, bu söylem tarzının mahiyeti ile kullanılan terim ve sembollerin hangi anlamları taşıdığının bilinmesine bağlıdır. Bu nedenle eserde, mecazî üslûbun kullanılmasının zorunlulukları, zorlukları ve kazanımları nedir sorusuna, Mevlânâ'nın Mesnevî'si örneğinde cevap aranmaya çalışılmıştır. Çalışmanın sonucunda, Mesnevî'deki mecazî ifade tarzlarının, fizik ile metafizik alanları bağlayan bir mana aktarma mekanizması olarak karşımıza çıktığı görülmüştür. Söz konusu ifade tarzı, ayrıca, yedi asır önce yazılmış bir eser olan Mesnevî'nin günümüzde de anlaşılabilirliğini sağlayarak, geçmiş ile bugün arasında anlam transferini gerçekleştirmektedir.