Mukayeseli hukuk ilmi, "Çeşitli fıkhî görüşleri bir araya getirmek, bunları değerlendirmek, delillerini araştırmak suretiyle
aralarında mukayese yapmak ve delillerin kuvvetine göre bu görüşler arasından tercihte bulunmaktır." şeklinde tarif
edilir. Bu tariften de anlaşılacağı üzere, mukayesenin amacı mezheplerin ya da çeşitli âlimlerin görüşlerini alt alta
getirmekten ibaret bir telifte bulunma işlemi değildir. Mukayeseli hukuk ilmi, bu görüşlerin her birinin dayandıkları
delilleri inceleyerek hangisinin daha sağlam ve uygulamada daha isabetli olduğunu ortaya koymak, sonra da bunlar
arasında günümüz sorunları açısından daha uygun ya da isabetli olan görüşü tercih etmekten ibaret bir zihin
faaliyetidir. Böyle bir tercih yapmaksızın çeşitli fıkıh bilgilerinin bir araya getirilmesi işlemi ise sıradan bir telif faaliyeti
olmaktan öteye geçmez. Belki bir amaca yönelmiş olması, fert ve toplumlara ışık tutan bilimsel bir faaliyet niteliğini
taşıması gerekir. Her ne kadar mukayeseli fıkıh ilk dönemlerde hilaf ilmi tarzında ortaya çıkmış olsa da bu ilim,
günümüz ilim adamları tarafından yeni tanımları yapılarak geliştirilmelidir. Bu sebeple hilaf ilmi ile mukayeseli hukuku
birbirine karıştırmamak gerekir. İslam hukukunun gelişen toplumsal olaylara göre geliştirilmesi zarurettir. Mukayeseli
hukuk, İslam hukukunun gelişmesine önemli ölçüde katkı sağlayan bir bilim dalıdır. Elinizdeki kitap, Ehl-i Sünnet
mezhepleri arasında fıkhın sadece ibadet konularında çeşitli mezhep ve şahısların görüşlerinin bir araya
getirilmesinden ibaret bir çalışmadır. Kitabın, okuyanların istifadesine ve İslam hukukunun yaşatılmasına az da olsa
katkı sağlaması en büyük temennimizdir.