Tasavvuf kitaplarında, tasavvuf tarihlerinde adı geçmeyen Nasrettin Hoca, imamlığı ve kadılığının yanı sıra büyük bir gönül ustası, velidir de. O, latifeleriyle tasavvufi hakikat ve tasavvufi ahlakı telkin etmek ve öğretmek istemiştir. Bu görüş, gerçek Nasrettin Hoca nüktelerini, sahtelerinden ayırmak için şaşmaz bir düstur ve ölçü olsa gerektir.
Yesevi için hikmetler, Mevlana için ney ve sema, Yunus için ilahiler ne ise Nasrettin Hoca için de latife ve nükte odur. Nasıl ki Yeseviden hikmetleri, Mevlanadan ney semayı, Yunus Emreden ilahileri ayıramazsak Hocamızdan da nükteleri, latifeleri ayıramayız. Bu büyük şahsiyetler adeta takip ettikleri yöntem ve teknikleriyle özdeşleşmişlerdir. Onlar hikmetlerle, ilahilerle, ney ve sema ile hak ve hakikatleri insanlığa sunarken Nasrettin Hoca da bunu nükteleriyle yapmaya çalışmıştır.