Elinizdeki kitapta Osmanlı coğrafyasında yaygınca okunan Noktatü'l- Beyân risâlesi ve bu risâleye dair bir inceleme yazısı yer almaktadır. Risâlede "nokta" sembolünden hareketle Tanrı, insan ve âlem arasındaki ilişkinin nasıl olduğu ve nihayetinde nasıl olması gerektiğine dair açıklamaların geliştirildiği görülmektedir: "Ey tâlip! Hiç şüphe yok ki noktadan ne meydana geldiyse yine bir noktadır. Çünkü âlemin meydana gelişi noktadandır. Nokta deyince yazan kişinin kaleminin ucundan meydana gelen noktayı düşünürsün. Bu nokta o noktanın örneğidir. Damladan denizi bilmek, zerreden güneşi görmektir." "Şimdi ey kardeşim! İnsanın hakikati bir noktadır. O noktayı bilen kendisini de bilir."