19 yüzyılın ilk yılları Osmanlı iktisadi yapısının değişmeye başladığı dönemdir. Bu dönemden itibaren kadim iktisadi
politikaların yerine modern iktisadi politikaları görülmüştür. Tüm dünyada popüler olan Osmanlı Devleti’nde ilm-i servet olarak
adlandırılan liberalizm, Osmanlı Devleti’ne de girmiştir. İlm-i servetin, 1850’li yıllardan itibaren hakim düşüncesi haline
gelmesiyle Osmanlı aydınları da ilm-i servetle alakalı ilk akademik ürünlerini vermeye başlamıştır. İlm-i servetin Osmanlı’nın
ekonomi politikalarına çözüm üretmediği anlaşılınca 1880’lerden itibaren Osmanlı ekonomisinin gerçeklerine uygun yeni bir
iktisadi anlayışı arayışına gidilmiştir. Bu dönemde Osmanlı aydınları, ilm-i servetin ilkelerinin sadık bir temsilcisi olmanın
ötesinde özgün bir Osmanlı iktisadi anlayışı geliştirmeye çalışmıştır. Bu konuda çaba gösteren Osmanlı aydınlarından biri de
Menapirzade Nuri’dir. Bu bağlamda Menapirzade Nuri, 1882 senesinde Mebâhis-i İlm-i Servet adlı iktisat kitabını yazmıştır.
Yeni Osmanlılar üyelerinden olan Menapirzade Nuri, Osmanlı ekonomisinin gerçeklerine uygun bir iktisadi arayışı içerisinde
olmuş ve evrensel bir ilm-i servet anlayışı içerisinde olarak İslam düşüncesi tarihinden ilm-i servetin izlerini aramıştır. İlk
İslam toplumlarının ilm-i servetin ilkelerini tatbik ederek dönemin en güçlü iktisadi toplumu haline geldiğini vurgulayarak bu
ilmin Adam Smith’ten önce de var olduğunu kanıtlamaya çalışmıştır. Menapirzade Nuri, hem İslam toplumundan hem de
Fransa tarihinden örnekler vererek ilm-i servetin ilkelerinin evrensel olduğunu ve her toplumun kendi iç dinamiklerine göre
farklılık gösterebileceğini savunmuştur.