Türkler´in İslâmiyet´i kabul edişlerinden hemen sonra, Türk toplumları içerisinde büyük bir hızla yayılan "tasavvuf" cereyanının, Türk edebiyatı üzerinde yapmış olduğu müspet etkiyi düşünerek, edebiyatımızın "altın devri"ni yaşadığı ve tasavvufî cereyanların da alabildiğine yayıldığı XVII. yy. Osmanlı toplumunda yer almış bir mutasavvıf şair olup, üzerinde şu ana kadar ciddî ve etraflı bir araştırma yapılmamış bulunan Şeyh Muhammed Nazmînin, eserleri arasında en büyük ve yegâne "mensûr" eseri olan, Halvetîyye tarikatının Sîvâsîyye koluna mensup şeyhlerin menakıbını ihtiva eden eseridir Hediyyetü´l-İhvan. Bu çalışmanın, unutulmaya terk edilmiş bir Türk mutasavvıf ve şairi olan Şeyh Muhammed Nazmî Efendi´yi tanıtmasının yanında, onun yeni nesillerce unutulmamasını temin etmiş olması, Türk tasavvuf, kültür ve edebiyatının kıymetli mahsullerinden biri olan Hediyyetü´l-İhvan´ını günümüz insanının istifadesine sunabilmiş olmayı umuyoruz.
Nazmî Efendi, hayatının hemen hemen tamamını tasavvufî yaşantının içerisinde geçirmiş olup, ortaya koyduğu eserlerin hepsi doğrudan doğruya tasavvufla ilgilidir. O, şiirlerinde de, tasavvufî duygu ve düşünceleri terennüm etmiş, başka konular üzerinde fazla durmamıştır. Hediyyetü?l-İhvan, müellifin silsilesinden bazı şeyhlerin teracîm-i ahvâl ve menakıbını ihtiva etmekle beraber, içerisinde yer yer müellifin ve başka şahsiyetlerin tasavvufî görüşlerinin de bulunduğu önemli bir eserdir.