Kara kara ne olduğunu anlamaya çalışırken benim sağ tarafımdan kıllı bir el kucağımda duran tabaktaki son kurabiyeye doğru uzanıp aldı. Ben de kıllı kolun geldiği yöne doğru eğildim. Korkudan, “İmdaaat!” diye bağırdığımı hatırlıyorum. Sonra ne mi oldu? Dünyanın bana göre en sevimli, yaramaz, simsiyah iki gözüyle karşı karşıya kaldım. Bir maymun, elinde bizim kurabiyeyi kemirip duruyordu. Hırsız bulunmuştu. Hayvanları ne kadar seviyoruz? Peki onların rahat etmesi, doğal yaşamlarını sürdürebilmeleri, sağlıklı büyüyebilmeleri için neler yapıyoruz? Onları bekleyen pek çok tehlike var. Pek çoğunun da nesli tükenmek üzere ve korunmaya muhtaçlar. Sitelerinin bahçesinde tanıştıkları Kapuçin, bizim Neşe, Zehra, Hakan ve Yılmaz’ı hiç tahmin etmedikleri bir maceraya sürüklüyor. Hiç tahmin etmedikleri derken çok tehlikeli ve heyecanlı bir macera. Tabii biraz da sihir var işin içinde. Hepsi Özgürlük Adına Bir Macera’da.