Haber-i vâhid türündeki menkûlât, özellikle Peygamber'imizin hadisleri, İslâm Dini'nde kuvvetli bir delil ve bir bilgi kaynağıdır.
Hicrî ilk üç asırdan günümüze kadar gelmiş değişik örneklerine sahip olduğumuz, "haber-i vâhidlerle amelin vücûbu" na en kuvvetli delil, adı geçen haberler lehindeki sahâbe ve tâbiûn icmâ'larıdır. İhtiyat tedbiri olarak bazan ikinci bir şahsın şâhitliğini isteyen bu nevi tatbikat örneklerinde, haber sahipleri hep tek kişidir. Haber-i vâhid tabirinin ilk zamanlardaki tariflerine uygun olan bu örneklerin bir kısmında, zikri geçen ikinci ve üçüncü şahısların olaya şâhitlikleri o haberi, yine vâhidin haberi olmaktan kurtaramamaktadır. Çünkü sonradan yayılan telakkiye göre haber-i vâhid: "Tevâtür yoluyla gelen haberlerin dışında kalan haberler" olarak tanımlanmaktadır. Bu görüşe göre Hazret-i Peygamber'in hadislerinden pek çoğu bu vasıftaki haberlerdir. Nitekim pek çok âlim, sünnetin ve hadislerin çoğunluğunu, âhâdın haberleri teşkil ettiğini açıkça belirtmişlerdir.
Cumhur tarafından İslâm teşriinde delil olarak kabul edilip kullanılan haber-i vâhidler için şüphesiz itiraz edenler de olmuştur. Fa¬kat bu muhâlefetlerin hepsi diyebileceğimiz çoğunluğu, mesnetsiz ve tenakuzlu görülmektedir. Çünkü, tatbikatta bu haberleri beğenmeyen itirazcıların, bizzat haber-i vâhidlere sarıldıkları, onları delil olarak kul¬landıkları tespit olunmuştur.
Bu çalışmamız, İslâm ilim hayatına hiç olmazsa, dağınık malzemenin bir araya toplanması, bazı kapalı noktaların açıklığa kavuşması, birtakım kapalı terminolojiye bağlı yanlışların halli, gerekli bir kaç yerde kanaat serdi gibi mütevâzı hizmetleri yapabilirse mutlu olacağız.