Safiye Erol unutulup gitmiş, adı bile bilinmeyen ve kitapları okunmayan bir yazar ve aydındı. Ne zaman ki 2001 yılında kitapları Kubbealtı tarafından neşredildi, bir anda güneş gibi edebiyat dünyamıza doğdu. Bir çok edebiyatçı, yazar, gazeteci şaşkınlıkla "Yahu kim bu Safiye Erol? Bir anda nasıl oldu da edebiyat âleminin gündemine yerleşiverdi?" diyerek hayretlerini gizleyemediler. Evet hakikaten Safiye Erol'un keşfi birdenbire oldu. Bir anda onu okuduk, bir anda sevdik ve hepimiz onu sahiplendik. Çünkü o bizimdi, bizdendi. Gazetelerde haberler çıktı hakkında, köşe yazarları övücü yazılar yazdılar. Radyolarda ve televizyonlarda programlar yapıldı. Kültür, sanat, edebiyat dergileri sayfalanın ona ayırdılar. Hatta bazı popüler ve önemli dergiler kapaklarını bile ona tahsis ettiler. Son zamanlarda bazı televizyon kanallarında adından söz ediliyor, Selim İleri gibi kimi ünlü romancılar "Aşkı en iyi anlatan yazar Safiye Erol'dur." diyerek dikkatleri bu isimsiz edebiyatçıya çekiyorlardı.