‘‘Bu şehri gezmekle bitiremeyiz demişti ablası İstanbul’a ilk geldiklerinde. Ne kadar haklı
olduğunu şimdi daha iyi anlıyordu. Ayaklarına kara sular iniyordu yürümekten. Acıktığının
farkında bile olmuyor, birdenbire bitkin düşüyordu. Yorgunluktan bayılmak üzere yatağa
girdiğinde şikayet etmek şöyle dursun mutluluktan sürekli kıpırdayan bir gezgine ve keşfetmeni
heyecanına doyamayan bir kaşife dönüştüğünü düşünüp hayallere dalıyordu. Eren, İstanbul’a
gezmek için gelip de ona aşık olanlara hak veriyordu artık.
Yaz tatilini ablasıyla beraber İstanbul’da geçirecek olan Eren, karşısına çıkacak yeni
güzelliklerden habersizdir. Bir vesileyle yolu bir sahafa düşer. Orada hayatı kitaplar içinde
geçmiş önemli bir şahsiyetin izlerini süren Eren, kadim İstanbul şehrinin güzelliklerinin sadece
tarihi yapılar olmadığını fark eder ve bunları araştırmaya başlar.