Hikâye, genel itibariyle kâinata benzeme çabasıdır. Kâinatın mücessem hikâyesini satırlarda canlandırmaya çalışmaktadır. Doğanın yüzeyinde bize sunduklarıyla yetinmeyerek derinliklerini kazmamız gerektiği gibi hikâyenin de lafzın derinliklerine nakşedilmiş anlamları hakkâk titizliğiyle ortaya çıkarmak, lafızların ilk elden gösterdiği yüzeyle yetinmemek gerekir. Aslında hepimiz bir büyük hikâye içinde kendi hikâyemizi yazıyoruz, okuyoruz, yazıp okurken de büyük evrensel hikâyenin duvarına bir tuğla koyuyoruz. Son hikâye yazılana kadar bu hikâye devam edecek. Her hikâyenin bir söyleniş hikmeti vardır. Bu kitaptaki hikâyelerde de kendimce çıkardığım ibret derslerini, adalet özlemimi, feryadımı okuyacaksınız. Dedemden edindiğim üslupla hikâyeyi, öyküyü, çîroku ve dastanı işlemeye çalıştım satırlarıma. Benzerlik unsurunu bir hakkâk titizliğiyle ortaya çıkarıp değere dönüştürmek de okuyuculara düşüyor kuşkusuz. Hikâyelerimin yazıda kalmamasını, uçup uygun zihinlere konmasını umuyorum.