İbrahim Selamet, daha önce kendi köklerini Prekaz üzerinden anlatarak bize Balkan coğrafyasının acı dolu geçmişine dair ipuçları vermişti. Şimdi ise yine aynı bölgeden evrensel bir "aşk" hikâyesiyle okurun karşısına çıkıyor. Sırp kızı Svjetlana'nın Belgrad'da başlayan, İstanbul, Konya, Endülüs ve Fas'ta süren, ardından tekrar İstanbul ve Konya'da nihayete eren bu hikâyesi, insanın manevi yolculuğunu ele alıyor. İslam’ın evrensel çağrısına uyarak Müslüman olan Svjetlana'nın tekâmülü, Selamet'in büyülü kaleminden hayat buluyor. Bu süreçte, Balkanlar'ın tarihi, dervişlerin yaşantıları, zikir, musiki ve sohbetlerle iç içe geçmiş bir atmosfer dile getiriliyor. Svjetlana, bir rüyanın peşinden koşarken Osmanlı'nın izleriyle dolu coğrafyada yaşananları bize gerçekçi bir şekilde sunuyor. Sarajevo, onun için inandıklarıyla yüzleşeceği bir başlangıç noktası oluyor. Kitaplarda aradığı şeyin aslında kendi içinde olduğunu fark ediyor ve nihayet Prof. Hadzimejlic, onu Aşk Sultanı Mevlana’ya yönlendiriyor. Selimiye Camii'nde hakikate tanıklık eden genç kız, Mevlana’nın etrafında, arzın en kıymetli yerlerinden birine yerleşiyor. Endülüs'ten Konya'ya uzanan bu eşsiz yolculuk, insan ruhunun derinliklerine iniyor. İbrahim Selamet' in bu özgün anlatısı, aşk ve maneviyat arayışına dair çarpıcı bir eser olarak karşımıza çıkıyor.
Sadık Yalsızuçanlar