Tanrım; Sana 21. yüzyılın 'bencil (egoist)', 'yapayalnız' ve kendi ellerimizle küçültüp daralttığımız, hatta mas-mavi iken kirletip-kararttığımız şu 'küresel' 'kapitalist (Ahiretin yok sayıldığı, seküler bir metafiziğin mücessem hâle geldiği, peşin-acil bir ekonomik şirk sistemi)' dünyamızdan/gezegenimizden, diğer bir deyişle (abartmıyorum); "birey", "aile", "toplum" ve "ümmet" olmanın anlamını/değerini yitirip bitirdiğimiz 'metropol'lerde, 'devasa/gigantic' bir teknik ve/veya ekonomik 'global' sistemin birer "esir"i olan "kafes"lerimizden, ya da Ali Şeriatî'nin "İnsanın Dört Zindanı" adlı eserindeki benzetmesiyle, "insanın bireysel vicdanını, özgürlüğünü ve yaratıcılığını engelleyen" o "zindan"larımızdan sesleniyorum!
Sesimi(zi) duyup-işitir misin bilmem Tanrım! Aslında demek istediğim, elbette sorun Sende, Senin duyup-işitmende değil, tabii ki duyup-işitiyorsun sesimi(zi). Sorun bende, bizde; böylesi bir dünya ve böylesi bir yaşam hâlinden Sana sesimi(zi) ulaştırıp-ulaştıramadığım(ız)dan kuşkuluyum da ondan! Sen sakın yanlış anlama, serzenişim bu yüzden...
Hükmünü kaldırdılar yeryüzünden Tanrım! Seni de, dinini de, -Rusya kökenli Amerikalı ünlü sosyolog Alexandroviç P. Sorokin'in deyimiyle- "büsbütün" elden çıkardılar! Çünkü öyle ya, "hükümsüz bir Tanrı'yı sever"miş liberalizm!
Onlar bir taraftan, Müslüman görünümlü sözüm ona İslâm kisvesi altında, münafık karakterli müşrikler öbür taraftan Seni de, dinini de, hükmünü de ilga edip tutukladılar! Oysa Senin kutlu kitabın Kur'ân'la şekillenen "Kur'ân İslâmı"nın yirmi küsur senelik kuruluş tecrübesi ve tarihinde olduğu gibi; barış'ın tesisi için savaş alanlarında, çarşılarda, pazarlarda, piyasada, parlementolarda, mahkemelerde, hâsılı yaşamın tüm alanlarında olan ve olması gereken Seni ve hükmünü, buralardan çıkartarak, salt mabedlere hapsedip, kapattılar; Seni mabedlerde tutukladılar...!
Çağsıl sorunumuz; Martin Buber'in söylediği gibi, "Tanrı tutulması" ve/veya -daha doğrusu- "Tanrı'nın mabedlerde tutuklanması" sorunudur! Bu haddini bilmezliğe, bu zulüm, şirk ve aymazlığa "dur!" deyip, son vermeden, Tanrım Seni tekrar (gönlümüzde, zihnimizde) diriltmeden ve Seni yeniden özgürlüğüne kavuşturmadan, bizler de özgür olamayacağız