Meselâ, cinsiyet sınırlarının aşınması, makine sistemine uygun bir formun desteklenmesini de beraberinde
getirir. Çünkü bilinen cinsiyet sınırlarının yeni sistem açısından bir karşılığı yoktur. Seküler ve dinin,
cinsiyetin veya türün karşılığı, dijital/sayısal değerdedir ve veri akışındaki yerine göre anlam kazanır. Din ve
seküler sınırların aşınması gibi duran sorun da burada belirir. Aslında öncesine uzanan bir problemin
parçasıdır, fakat günümüzde iyice açığa çıkmaktadır. Daha öncesine dayanması, sorunun "ya bu... ya şu"
anlayışın hâkim olduğu modern dönemde olduğu gibi "hem bu... hem şu..." aşamasında da geçerli olduğunu
gösterir. Bu kitap ise "ne bu (modern anlayış)... ne de şu (postmodern/posthüman yaklaşım)..." bakış açısına
yakındır. Çünkü sorunun her iki paradigmal yönelimi ortak kılan ve günümüzde de geçerliliğini koruyan bir
zeminden kaynaklandığı iddia edilmektedir. Bundan hareketle iz süren kitap, dijitalleşmedeki
eğilime/yönelime dikkat çekerek "kapalı tutarlılık" olgusu üzerinden sekülerizm ve sekülerleşme ile ilgili bir
tanım önerisinde bulunmaktadır.