"Türk edebiyatını, ele geçen yazılı belgelerin ait olduğu 8. yüzyıldan başlatmak, Türk edebiyatına yapılmış bir haksızlık olmakla birlikte bir mecburiyettir de denebilir. Türk tarihine oranla Türk edebiyatının çok sonralarda başlamış olması, öncesinin olmadığı anlamına gelmez elbette. Tarihi şanla, şerefle dolu bir milletin duygusuz yaşaması, yaşadıklarını dile getirmemesi düşünülemez. Dünyaya hakim olma duygusundan hiçbir zaman uzak olmayan bir milletin düşünceden, duygudan yoksun olması da düşünülemez. Öyleyse, yazılı ya da sözlü bir biçimde dile getirilen bu duygu ve düşüncelerin anlatıldığı ürünlerinin adı olan Türk edebiyatı, bilinen başlangıcından yüzlerce yıl öncesinden başlaması kadar doğal bir şey olamaz. Ne var ki yukarıda da belirttiğimiz gibi, ele geçen ilk yazılı belgelerin 8. yüzyıla ait olması edebiyatımızın öncesinden söz etme imkanını elimizden almaktadır.
Biz, bu kitabımızdan önce Türk edebiyatının ana devirleri hakkında kısa bilgiler verdik. Her ana devir içinde ortaya çıkan bölümlerin somutlaşmasını sağlamak amacıyla örnek metinler verdik. Edebi devrin değişmesiyle adı ya da biçimi değişen türleri okuyucu takip edebilsin diye metinleri özenle seçmeye gayret ettik."