Üsâme, Efendimiz’in (sav) hususi şefkat, himaye ve terbiyesine mazhar olmuş, çocukluğunu Efendimiz’in (sav) dizi dibinde
geçirmiş şanslı bir çocuktu. Onun (sav) birçok iltifatına nail olmuştu. Bir lakabı da “Hubbî” idi. Efendimiz (sav) onu çok
sevdiği için ona bu lakap verilmişti.
Asrı Saadette doğrudan doğruya kutsi İslâm beşiğinde dünyaya gelmiş olan Üsâme’nin temiz ruhu, küfür, şirk, cehalet ve
fesat pislikleriyle kararmamıştı. Bu durum onun, Efendimiz’in (sav) yüksek ahlakını benimseyip yaşaması ve daha sonraki
nesillere aktarması için güzel bir zemin olmuştu.
Kendisini kılıç, kalkan, ok ve mızrak kullanmada geliştiriyordu. Çünkü bir hedefi vardı. O da Efendimiz’i (sav) korumak ve
O’nun (sav) hayır duasını almaktı. Onun bu yöndeki gayretlerini gören Efendimiz (sav), onu genç yaşında kumandanlıkla
görevlendirdi.