Çevremize baktığımızda, toplumun büyük bir kısmında, İslâm'a uygun yaşayışın ihmal edildiğini görüyoruz. Gerek inanç gerek ibadet, gerekse de ahlak yönünden, İslâm'ın gerektirdiği gibi bir hayat yaşamıyor, İslâm'ın kurallarına uymuyor insanlar. Hâlbuki herkes dinin gerektirdiği gibi yaşasa, ortalık güllük gülistanlık olacak, değil mi?
Üstteki paragrafta dile getirdiğimiz düşünce, aslında durumun böyle olmasında hatırı sayılır bir paya sahiptir. Neden mi? Yukarıdaki kısım kitabın ?Sonuç" bölümünden alındı. Sorunun cevabı da orada...
Bir anne çocuğunu ateşe atmaya kıyamazken, Allah bizi ateşe atmaya kıyacak mıdır? İslâm akıl ve mantık dini midir? İnanmak ama inandığımız gibi yaşamamak konusunda bu kadar başarılı(!) olmamızın sebepleri neler? Bunlar ve bunlar gibi daha pek çok soru, kitapta farklı bir bakışla değerlendiriliyor. Yargılayan değil sorgulayan bakış açısıyla kaleme alınmış, iğne ve çuvaldızın batırılması gerekenlere batırıldığı bir çalışma.