Sözü, Rasûlullahın sözüne en çok benzeyen Hasan-ı Basrîdir. İmam Cafer-i Sâdık
Hasan ibn Ebil-Hasen Yesâr el-Basrî, 641 tarihinde Medinede doğmuştur. Annesi Hayre, Rasulullahın (sav) eşi Ümmü Selemenin âzatlısı ve hizmetkârıdır. Tabiînin önde gelenlerindendir. Hz. Alinin yanında yetişen Hasan-ı Basrî, Hz. Osman ve Hz. Abdullah bin Abbas gibi önde gelen sahabelerle görüşmüştür.
İlke olarak devlete ve siyasî otoriteye baş kaldırılmasına karşı olduğundan birtakım telkinlere, hatta zorlamalara rağmen isyanlara katılmamış, ancak zalim ve zorba devlet adamlarını hiç çekinmeden tenkit ederek baskı altındaki halkın hislerine tercüman olmuştur.
Haccacın Hasan-ı Basrîyi tehdit ettiği bilinmektedir. Ancak tehditten korkmayan Hasan-ı Basrî bunu bir imtihan olarak görmüş ve Haccaca karşı tavrını değiştirmemiştir.
Zühd ve takvası ile, sözü ve amelinin bir oluşu ve tesirli hitabetiyle çağdaşlarını etkilemiş ve daha sonra gelenlere güzel örnek olmuştur.
Zühd anlayışı; tefekkür, nefis muhasebesi, dünyadan uzaklaşma ve Allah aşkına dayanmaktadır. Toplumla iç içe ve fakat toplumun kötülüklerini erdemli davranışlara dönüştürmeyi amaçlayan bir anlayıştır.
Âdemoğlu, üç şey arasındadır: Başına gelen imtihan, tükenen nimet ve yok eden ölüm.
Yunus bin Ubeydullah (rh) dedi ki: Hasanın (rh) ağzını doldurarak güldüğünü hiç görmedim.
Hasan-ı Basrî (rh) şöyle derdi: Mümin, zeki ve basiretlidir. Allah, kendisine olan ihsanını arttırdıkça, Ona olan korkusu artar.